13 Mayıs 2009 Çarşamba

The Birds (1963)

Aslında bu filmi yaklaşık bi' 7-8 sene önce, çocuk yaşta izlemiştim. Gerçekten de çok etkilenmiş, filmi izledikten sonra birkaç gün boyunca sokaktaki kuşlardan korkar olmuştum. Tabi ben o zamanlar Alfred Hitchcock'un kim olduğunu bilmiyorken, üstad çoktan benim bilinçaltı bölgemde yer edinmişti. Bundan 4 gün önce Alfred Hitchcock'un To Catch a Thief filmini izledim. Ardından Ekşi Sözlük'te film ile ilgili yazılanları okuyordum ki "kermith" nickli bi' yazarın şöyle bi' entrysine rastladım;

"güzel bir film, fakat alfred hitchcock filmografisi içinde
vasat sayılabilir.ustanın her filmde görünme alışkanlığı bu filmde de var. fakat
diğerlerinden farklı olarak, sekiz sene sonra çekeceği birdsün kafesteki gizemli
kuşları ile aynı kareyi paylaşıyor ki cidden ilgi çekici bir
ayrıntı." - kermith

Tabi bu entry şeyini okuduktan sonra, bu filmi bi' kere daha izlemem şart olmuştu. Evet, The Birds'ü bi' gün tekrar izleyecektim ama bu bu kadar çabuk olmayacaktı. Zira Alfred Hitchcock'un diğer izlemediğim filmleri de sırada bekliyordu. Bugüne kısmet, başladım izlemeye. İzledikce şok oldum. Daphne Du Maurier diye bi' adamın hikayesiymiş. Evan Hunter adlı, garip isimli bi' başkası filmi senaryolaştırmış. Büyük usta Hitchcock'da perdeye yansıtmış. Harika bi' iş. Yayınlandığı dönem 60'lar. O dönemde, ilk sahnelendiği zaman ne gibi bi' etki yarattığını, filmi izleyen 60'ların çocuklarının suratlarındaki ifadeyi, sokağa çıktıklarında gördükleri kuşlar karşısında neler hissettiklerini gerçekten merak ediyorum. O harika müzikler, enfes görüntü teknikleri... Alfred Usta'nın kuşlara karşı özel bi' ilgisi olduğunu kendisinin fotoğraflarından zaten anlıyorduk. Son zamanlarda da Umut Sarıkaya bu konuyu çok fazla tiye almıştı. Ancak kuşlara bu kadar anlam yükleyebilmek. İnsanlara verdiği konunun gerçekleşmesi durumda olabilecekler hakkında düşünceler enjekte etmek, ancak O'nun gibi bi' üstada mahsus zaten.

Biraz sonra ekleyeceğim karelerde göreceksiniz. Nasıl bi' iş ise, sene 1963, sen yüzlerce kuşu topla, belirlediğin noktalara yerleştir. Onları istediğin gibi yönlendir. Sanırım Alfred Hitchcock'un kuşlarla olan bağlantısı, onlar ile iletişime geçebilme noktasına kadar uzanıyor. Yoksa bu işin alternatif bi' çözümü yok. Biraz da mantıklı yaklaşmak gerekirse; İnceledim. Film, üstadın 1960'ta çektiği Psycho'dan sonra çektiği ilk film. İlk filmini 1922'de çektiğini düşünürsek, bu filmi çekmek için bu kadar beklemesinin nedenini; Yeterli teknolojiyi kullanabilme özgürlüğüne bağlayabiliriz.

Oyuncu kadrosuna da değinmek istiyorum. Başrolleri paylaşan Rod Taylor ile Tippi Hedren öyle efsanevi, çok bilinen oyuncular değiller. Ancak çok iyi oyuncular. Rod Taylor'un mimikleri ve duruşu, Tippi Hedren'in güzelliğiyle birlikte filme renk katmış. En iyi filmleri de bu zaten The Birds. Alfred Hitchcock'un en büyük özelliklerinden birisi de bu Casting işini çok iyi yapıyor.

Neyse, daha fazla uzatmadan karelere geçelim;














































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.