28 Ocak 2010 Perşembe

Barda (2007)

Serdar Akar'ın, gerçek bi' hikayeden esinlenerek, yazıp yönettiği ve türk sinema tarihinin belki de en cesur vahşet temalı filmi. Kendisini çok beğenirim. Özellikle "Gemide" adlı filmiyle gönlüme taht kurmuş bi' adamdır. Barda filmi de, drama yönü pek etkili olmasa da suç filmi anlamında çok çok çok iyi. Hatta bence ingilizce altyazıları hazırlanıp, türkçe bilmeyen insanlığa da sunulması gereken bi' nimet.

Nejat İşler, Melis Birkan, Hakan Boyav'ın muhteşem oyunculuk performansı sergilediği ve IMDb'den gördüğüm kadarıyla(filmde hiç dikkatimi çekmedi) Zeki Demirkubuz ve Çağan Irmak gibi ünlü sinema adamlarının da ufak roller aldığı bi' film. Muhteşem diyalogları ve enfes müzikleriyle zamanında gençliğin sevgilisi olmuştu. Her ne kadar, klasik sorunlarını yaşayan gençleri orta yaşlı insanlar canlandırıyorlar da olsa(ki bu sorun bence türk sinemasının yetenekli genç oyuncu yetiştirme sıkıntısından kaynaklanıyor) yine de tekrar izlemem ve blog sayfamda yerini alması gerektiğini düşündüm. Dün gece izledim. Alıkoyma ve hayatta başarılamayanların verdiği sızıyı geçici bi' imparatorluk kurarak dindirmeye çalışan bi' grup serseri ve onlar'ın bu zulmüne tabi olmak zorunda kalan bi' grup iyi aile çocuğu. Film, hemen hemen herkesin en az 1 anısının olduğu bu tip illegal tavırlarların tasvirini de bu kadar iyi yapmasıyla gözümde biraz daha büyüdü. Yaşamın ucuzluğu ve canın tatlılığı yan yana gelince, bence Serdar Akan yapmak istediğini, daha doğrusu, vermek istediğini çoktan vermişti bile.

Üçnoktabir de bu konuda ki görüşlerini şöyle açıklamış, filme de konu olmuş;
dediler ki hayat güzel
eğriyi doğruyu bilenler
dediler ki umut sürer
insanları seversen eğer
dediler ki hayat kısa
eğer mutluluklar olmazsa
dediler ki kalmaz yanına yaptıkların bu dünyada

iyiler kazanır
kötülükler kazınır dediler
mutlu olmak için mutlu etmek yeter dediler

tekrar gözden geçirdim
yalan söylememişler
iyiler kazanır
kötülükler kazınır dediler
mutlu olmak için
mutlu etmek yeter dediler
Tabi benim için bu parça, "Güzel tınılı bi' şarkı"'dan öteye gidemiyor. Çünkü ben de, tıpkı Selim gibiler gibi düşünen ve hayatın değerinin ne kadar zavallıca sebeplerle hiçe sayılması ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu çok iyi bilenlerdenim. Aslında fazla uzatmaya da gerek yok. Bence Türk Sineması'nın en önemli birkaç örneğinden biri olan Barda'yı izlemek, her Türk Sinemasever'e nasip olmalı. Bi' de şu diyalog var, kapanışı yapayım;
Selim: Neredesin lan sen!!?
Çırak: Çişim geldi ağabey.
Selim: Siktirtme çişini, gel buraya yanıma, haydi...






















3 yorum:

  1. Müthiş bir filmdi ya...

    YanıtlaSil
  2. bence bu filmi sevebilmenin yolu, insanın hayatının bi' döneminde o 2 gruptan 1'ine dahil olmasından geçiyor.

    YanıtlaSil
  3. Yok artık daha neler :)

    YanıtlaSil

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.