9 Mayıs 2009 Cumartesi

To Catch a Thief (1955)

Alfred Hitchcock'un 1954 yılında yayınlanan Dial M for Murder ve Rear Window adlı iki şaheserinin gölgesinde kalmış bi' filmi. 1955 yılında yayınlandı. Sıkı bi' Hitchcock sever olamama rağmen bu filmi daha 1-2 hafta öncesine kadar dikkatimi çekmemişti. Geçenlerde ya Flash TV ya da TV8'de, yarım yamalak da olsa, izleyerek keşfettim. Gerçi televizyon kanallarının reklam politikaları yüzünden sonunu getiremediğim filmlerden biri olması hasebiyle ne filmin adını, ne de yönetmeninin kim olduğunu öğrenememiştim. Gerçi filmi televizyonda izlerken, hafiften de olsa bi' Alfred Hitchcock filmi olduğunu hissetmiştim ama bu hissim Alfred Hitchcock'un sayfasına bakmaya motive edebilecek kadar yeterli büyüklükte değildi. Fakat kaçıramayacağım bi' ayrıntı vardı tabi; Grace Kelly. Rahmetli mükemmel bi' kadınmış. Kendisine aşık olmam, Rear Window filmini izlediğim güne(Blog arşivinden araştırabilirsiniz. Grace Kelly etiketine tıklamanız yeterli.) denk gelir. O gün bugündür, bu kadındaki asaleti ve simayı unutamam. Bu özelliğimin verdiği avantajdan da yararlanarak, filmi bulmak için, IMDb'de ufaktan bi' tura çıktım. Ondan sonrası çorap söküğü gibi geldi. Zaten ömrü boyunca topu topu 9 filmde oynamış olan Kelly'nin filmografisinden bu filmi bulmak hiç de zor olmadı. E yanında da diğer bi' efsane, North by Northwest ve Notorious filmlerinden hatırladığımız Cary Grant gibi usta bi' aktör de olunca, filmi izlemek ve beğenmek kaçınılmaz olmuştu bile.

Yönetmen, şu anda hepinizin anladığı üzere Alfred Hitchcock. Hikaye David Dodge adlı bi' adamın, filmle aynı isimdeki romanından, John Michael Hayes adlı başka bi' adamın senaryolaştırılmasıyla elde edilmiş.

Aslında bilene gerek yok ama bilmeyen için biraz da Alfred Hitchcock övgüsü gerek. Hitchcock'un diyaloglar ile yansıttığı ayrıntıcılığı çok hoşunuza gidecek. Ayrıca üstadın her filminde gözükmesi ve kuşlar üzerindeki takıntılarını bilmeyen yoktur. Bunlara şahit olmak isterseniz de, filmin ilk 15 dakikasında rahatlıkla elde edebileceğiniz bi' şey. Bu filmi izlerseniz, dostlarım ile yaptığım sohbetlerde sıklıkla dile getirilen, "Alfred Hitchcock sinemanın ilkcilerindendir. O ne yaptıysa bugünlerde taklit ediliyor." temalı önermenin gerçekliğine şahit olabilirsiniz. Şu izleyiciyi, tabiri caizse, kontürpiyede bırakma amacı güden kurgu ve senaryolardan bahsediyorum. Aklıma geliyor. Hani şu sonlarına doğru, şaşkınlığın verdiği itelemeyle o içten küfrü ettiğimiz filmler var ya; İşte bu, 1955 yılında izlenmeye başlanmasından yola çıkarak söylüyorum; o filmlerin babası olsa gerek.

Senaryoya fazla değinmeden belirteyim; Eski azılı bi' mücevher hırsızının kendisini aklamak için, yine kendisini taklit eden bi' başka mücevher hırsızının peşine düşmesini konu alıyor. Tabi izleyici bunun farkında değil. İzleyicide bi' şaşkınlık havası hakim. İzleyicide "Acaba hırsızı bulabilecek mi?", "Yoksa hırsız kendisi de, böyle bi' politika mı izliyor?", "Bence hırsız şu genç adam.", "Bu belki de sigorta şirketinden yüklü bi' miktar kopartmak için yapılmış bi' oyun?" gibi sorular mevcut.

Bence kaçırılmaması gereken bi' başyapıt. Sizce nedir, bilemem...

Son bi' not; Az önce farkettim. Filmin adındaki baş harfleri yanyana yazdığınız vakit, "TCAT" gibisinden bi' kelimemsi çıkıyor. Merak ettim, bunun filmin başrol oyuncusu Cary Grant'ın canlandırdığı hırsızın takma adı "The Cat" ile bi' ilgisi var mı acaba?.. Zira üstad sever böyle şeyleri.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.