20 Mayıs 2009 Çarşamba

James Stewart #2

Bugün doğum günü. 20 Mayıs 1908 tarihinde hayata gözlerini açmış. Günün anlam ve önemine binaen birazcık daha inceleyeyim istedim. Önce filmografisine göz attım. Frank Capra ve Alfred Hitchcock ile çalıştığı filmler ile sinema tarihinde kendisine en yükseklerinden bi' statü edindi.

IMDb oylama sistemine göre; James Stewart'ın oynadığı 8 puan ve üstü almış filmleri(-ki IMDb için bi' filmin 7 puan alması söz konusu filmin iyi bi' film olduğu anlamına geliyor.) baz alıp bi' inceleme yaparsak; 1938 yılında, Frank Capra'ya 2 Oskar kazandıran You Can't Take It with You filminde boy gösterdi. Daha sonra Stewart'ın adını sinema tarihine kabul ettirmesinin ilk adımı olarak Mr. Smith Goes to Washington filmini gösterebiliriz. 1939'da çekilen filmin yönetmenliğini Frank Capra yapmıştı. Film 1940 Oskar ödülleri için 11 dalda aday gösterildi. Bu dalların arasında En iyi erkek oyuncu dalında James Stewart da vardı fakat ödülü Goodbye, Mr. Chips adlı filmde oynayan Robert Donat'a kaptırmıştı. Bundan 2 sene sonra, yine efsanevi filmlerden birisi olan The Philadelphia Story adlı filmde, yine sinema tarihinin efsanevi isimlerinden olan Cary Grant ve Katharine Hepburn ile birlikte rol aldı. Filmi George Cukor yönetti. Stewart bu filmden 2 yıl önce kaçırdığı En iyi erkek oyuncu dalındaki Oskar ödülünü kazandı. Söz konusu film aynı zamanda en iyi senaryo dalında da ödül kazandı. Ardından sene 1946'da yolu yeniden Frank Capra ile kesişti. It's a Wonderful Life filminde boy gösterdi. Stewart bu filmdeki performansı için de 1947 Oskarına yine En iyi erkek oyuncu dalında aday gösterildi. Fakat ödülü The Best Years of Our Lives filmiyle Fredric March kazandı. Bundan sonra, şahsi kanaatim, kendisinin başına gelebilecek en güzel şey oldu ve Alfred Hitchcock'un dikkatini çekti. Alfred Hitchcock'tan 1948 yılında yayınlanacak olan Rope filminde oynaması yönünde teklif aldı. Daha sonra bu rolü kabul eden Stewart, Alfred Hitchcock ile ilk işini yapmasının yanında, gelecek içinde diğer Alfred Hitchcock filmlerinde oynamanın kilidini açtı. Akabinde, 1950 yılında Mary Chase'nin yazdığı ve Henry Konster'ın yönettiği, gelmiş geçmiş en iyi komedilerden birinde oynadı. Bu filmde En iyi erkek oyuncu dalında ödülü Sunset Blvd. filminden William Holden'e kaptırsa da, çok iyi bi' komedi de oynayabildiğini ispatladı. 4 sene sonra Alfred Hitchcock'un en iyi filmi olduğu söylenen Rear Window filminde rol aldı. O sene çok ilginç(!)tir, Oskara aday gösterilmedi. Gerçi gösterilse de pek bi' şey değişmeyecekti çünkü artık yavaş yavaş zamanı dolmaya başlayan Stewart'ın rakibi Marlon Brando olacaktı ki On the Waterfront filmiyle o heykelciği hiçkimse O'nun elinden zaten alamayacaktı. Sonra aradan bi' 4 sene daha geçti, 1900'lü yılların ilk yarısı artık bitmişti. Fakat Stewart ve Hitchcock ikilisi bu döneme son bi' darbe vururmuşcasına Vertigo'yu çektiler. Stewart, yanında da güzeller güzeli Kim Novak ile birlikte müthiş bi' performans göstererek adını tam manasıyla sinema tarihine yansıttı. Hem gününün hem de yakın geleceğinin en iyi oyuncularından birisi olarak tanımlanmaya başladı. 1958'den sonra tam 1991'e kadar yaklaşık 35 tane yapımda bulundu.

Daha sonra 1997'de hayata gözlerini yumdu.

Not: Bu da benim yazdığım en uzun doğum günü kutlama yazılarından birisi olsa gerek. Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.