13 Mayıs 2010 Perşembe

The Green Mile (1999)

Paul Edgecomb: On the day of my judgment, when I stand before God, and He asks me why did I kill one of his true miracles, what am I gonna say? That it was my job? My job?
John Coffey: You tell God the Father it was a kindness you done. I know you hurtin' and worryin', I can feel it on you, but you oughta quit on it now. Because I want it over and done. I do. I'm tired, boss. Tired of bein' on the road, lonely as a sparrow in the rain. Tired of not ever having me a buddy to be with, or tell me where we's coming from or going to, or why. Mostly I'm tired of people being ugly to each other. I'm tired of all the pain I feel and hear in the world everyday. There's too much of it. It's like pieces of glass in my head all the time. Can you understand?
Paul Edgecomb: Yes, John. I think I can.
Yine Stephen King'in romanından uyarlama bir film. Fakat şanına yaraşır bir şekilde, müthiş özen gösterilerek çekilmiş ki filmin bu kadar ayrıntıyla boğuşması, 3 saat civarı bir süreç alması buna işareet heralde. Yanisi; Bir Stephen King eserinin hakettiği değeri göstermiş yani.

Hoş, ben yine kitabı okumadım fakat bu film ile okumuş kadar oldum yani. En azından Stephen King'in olayını hissettim.

Yönetmen Frank Darabont da çok başarılı. Hoş, bu filmdeki başarısı, IMDb'deki "Good friends with Stephen King" tanımından ya da Stephen King'e ait The Shawshank Redemption, The Mist ve The Woman in the Room filmlerini çekmiş olmasından kaynaklandığını düşünmüyorum. Benim anlamadığım olay, o fareli sahneleri nasıl çektiğinde. :), :).

Bir de idam edilen mahkumun sahnesi, sanıyorum ki Stephen King'in yazdığından daha yumuşak sunulmuş. Çünkü benim duyduğum ve okuduğum Stephen King bu tarz muhabbetleri severek yapan bir adamken yönetmen Darabont idamı iğrenç göstermiş. Bu da dikkatimi çeken bir ayrıntıydı çünkü bence filmin akışına cidden zarar veren bir ayrıntıydı. Bence o kare çok daha fazla kan ile süslenmeliydi.

Ayrıca bu kadar iyi kalpli gardiyan ekibi de olmaz. O noktada da hoşlanmadığım dakikalar yaşamadım değil.

Geri kalan her şey de mükemmeldi. Özellikle Michael Clarke Duncan'ın canlandırdığı John karakteri çok iyidi. Canlandıran da gayet başarılıydı. Başrolde zaten Tom Hanks vardı. Bir de David Morse'nin(The Negoitator, Dancer in the Dark...) performansı mükemmeldi.

Son; Hüzün doluydu.

Umarım bu filmi izlemeyen kalmaz.
John Coffey: Please boss, don't put that thing over my face, don't put me in the dark. I's afraid of the dark











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.