24 Mayıs 2010 Pazartesi

No Country for Old Men (2007)

İnternete düştüğü ilk günlerde izlemiştim bu filmi. Coen Kardeşler hakkında gerçekten fikir sahibi olduğumu düşündüren ilk filmdi bu. Tabi sonraları anladım ki, bu adamlar benim düşündüğümden de çok fazlalar. Sinema tarihi için bir devrimler resmen. Her filmleri birkaç kere izlenmeli, üzerlerinde durulmalı, uzun uzun makaleler hazırlanmalı belki. Tabi bizim vaktimiz yok. Sinemaya hakettiği saygıyı bile gösteremiyorken, bunları yapmak imkansız. İşte arada bir filmi birden fazla izleyerek taviz veriyorum, hepsi bu. :)

***

Cormac McCarthy adlı bir kişinin romanından uyarlanmış. Coen Kardeşlerce senaryolaştırılıp, perdeye aktarılmış bir hikaye. Yapımcısı, senaristleri ve yönetmeni belli; Coen Kardeşler... Fakat kadrosu da enfes.

1. Tommy Lee Jones; En ama en sevdiğim "UNDERRATTED" adamlardan birisidir kendisi. Men in Black serisi, In the Valley of Elah ve The Fugitive adlı filmlerdeki efsanevi performanslarıyla gönlümde taht kurmuştur ki No Country for Old Men filminde de ustalık akmış her yerinden. Öyle efsaneleşecek bir karakteri canlandırmadığı için de öyle geçiştirilmiş yine. Sanki kendi oyunculuk kaderini oynamış yani. Öyle seçilmiş sanki... Ayrıca Men in Black III de geliyor. :).

2. Javier Bardem; İspanyol oyuncu. Normalde genç kızlar hastadır buna ama olsun. Biz işin o kısmıyla ilgilenmiyoruz. Vicky Cristina Barcelona, Mar adentro gibi filmlerden hatırlıyoruz. En son Cannes'ı şoka sokan, Alejandro González Iñárritu'nun Biutiful filminde boy gösterdi. No Country for Old Men filmi'nde de efsaneleşmişti zaten.

3. Josh Brolin; Bir genç kızların sevgilisi daha. :). American Gangster, Grindhouse, Planet Terror, Milk, The Goonies filmlerinden biliyoruz. Önündeki projelerde de Jonah Hex, True Grit(Coen Kardeşler ile) ve Men in Black III var. Yukarıda da okudun, Tommy Lee Jones ile birlikte. :). Hayırlısıyla sinema tarihine yazdıracak adını yani.

***

Western aşığı olduklarını bildiğim Coen Kardeşler'in, günümüze uyarladığı bir hikaye. Bilmiyorum. Belki de bu tür için "Çağdaş Western" felan denilebilir ama yine en güzeli "Coen Kardeşler hep böyle..." felan demek sanırım. Hayatım boyunca izlediğim filmlerin arasındaki en soğuk kanlı katili bu filmde gördüm. Gerek mimikleriyle, gerekse bir Charles Bukowski kitabından fırlamışcasına yaşadığı diyaloglar ve kurduğu cümlelerle insanı gerim gerim geren bir katil. Filmde yine Coen Kardeşler'e has, yerine göre ve olması gerektiği gibi/kadar kan da vardı. O da bir artıydı benim için. Diyaloglar da süperdi. Gerektiği kadar, abartıya girilmemiş ve fazladan tek bir kelime bile kullanılmamış. Espiriler diğer Coen Kardeşler filmlerindekiler gibi yeterince sulu ve güldürücü değil ki bu bir tercih. Sonuçta filmin konsepti buna müsait değil. Sesler de harikaydı. Hele bir telefon çalması vardı ki öf öf öf... Son olarak da Meksika'dan ABD sınır kapısındaki görevli arkadaş süperdi. Oradaki diyalog çok ilginçti. Yani eşek olmayan için Amerikan Hükümeti bitmiştir orada. Şu "Kanka filmdeki göndermelere dikkat!!!" triplerini yaşayanların sevdiği tarzdan işleri çok iyi yapmışlar. Hep de yapıyorlar zaten, tüm filmleri böyle.

***

Hayat böyle işte. Yeşil ışığı görürüz, güvende olduğumuzu hisseder ve geçeriz. Ondan sonra bir çocuğun üzerindeki aptal bir gömleğe muhtaç kalabiliriz işte. Hayat böyle s**** adamı.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.