29 Nisan 2009 Çarşamba

Salò o le 120 giornate di Sodoma (1975)

İtalyan Sergio Citti ve İtalyan Pier Paolo Pasolini'nin ortak senaryosu. Yönetmenlik de, yine, Pasolini tarafından üstlenilmiş. Wiki'ye göre film, İtalyan-Fransız ortaklığı bi' yapımmış. Filme ilham olan kitap, Marquis de Sade'nin 1785 yılında yazdığı ve "en sıra dışı eseri" olarak nitelendirilen Les 120 journées de Sodome ou l'école du libertinage. Yazının en başında belirteyim; Saw, Hostel ya da ne bileyim; herhangi bi' kan temalı filmi izlemeye mideniz kaldırmıyorsa, söz konusu filmi izlemeyi aklınızdan geçirmek şöyle bi' yana dursun, bu yazıyı da okumayı hemen şu an bırakın.

Marquies de Sade, döneminin marjinal adamı. Hoş, şimdi açıp okuduğunuzda, "Ne var ki bunlarda, bizim gazetelerdeki 3. sayfa haberleri işte..." diyorsunuz fakat tarihin dönemiyle yargılanabilineceği gerçeğini de silip atamayacağınızdan dolayı kendisini, ister istemez, "Ne kadar manyak olsa da, bi' duruşu varmış. Helal olsun." şeklinde yorumluyorsunuz.

Pasolini'yi de övmemek elde değil. Bu izlediğim ilk filmi. Kendisini daha önce, "Salò o le 120 giornate di Sodoma filminin yönetmeni. Bu filmi çektikten sonra esrarengiz bi' şekilde öldürüldü." diye duymuştum. İşte az önce filmi izledim. Kendi kendime, "En azından 1975'de yapmışlar ya..." dedim. İnanın gözüm açık gitmeyecek. Sıradan, masum bi' seks sahnesini bile, binbir türlü kamera açısıyla en küçük yaş kategorisinin izleyebileceği standartlara indirgemeye çalışan bi' sinema döneminden dolayı, Marquis de Sade ve Pasolini'ye büyük hürmet duyuyorum.

Yazının başında söylemiştim. "İçiniz elvermiyorsa, bu yazıyı okumayın." demiştim. Zaten filmi hiç izlemeyin. Filmin temalarını oluşturan sapkınlıkları başlıklar altında toplamak gerekirse; "Çocuk istismarı, dışkı yeme ve içme, cinsel şiddet, homoseksüel ilişki, insanlara hayvan muamelesi yapma, "iki genci önce evlendirip, ondan sonra tecavüz etme." gibi saçma fantaziler gibi saplınlıklar içeriyor.

Bu arada, son olarak belirtemeden geçemem; Film hakkındaki internetteki yorumları okuyorum. Filmin Sade'nin romanındakine göre, nazifaşizmine gönderme yapmak uğruna değiştirildiği yönünde eleştiriler var. Ben romanı okumadığım için bu konuda bi' yorum yapamam. Tek söyleyebileceğim şey, "yönetmenlerin kendi senaryolarını yazıp, yönetmelerinin benim için hayati önem taşıdığıdır.". Baksanıza, ondan sonra bi' sürü laf oluyor. :)











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.