27 Nisan 2009 Pazartesi

Martyrs (2008) #2

İşte bu. Hollywood'un bu filme acilen bi' cevap vermesi lazım yoksa benim nezdimde hiçbir anlamları kalmayacak. Pascal Laugier adlı, Saint Ange diye bilinmeyen ve bilinenler tarafından da sevilmeyen bi' filmin yönetmeni olarak tanınan bu adamın internet üzerinde yaşıyla ilgili herhangi bir veriye rastlayamadım. Ben de Google aracılığı ile birkaç fotoğrafına bakmayı düşündüm. Aralarında hiç yaşlı bi' adam imajı yok. Topu topu 35-40 arası varsa vardır ki bu tahmin en kötü ihtimali düşünerek yapılmıştır. Zaten ilk filmini 1993'de yazmış ve yönetmiş. Bu verilerden yola çıkınca da bu adamın geleceği olduğunu düşünüyorum. Yanılmıyorsam, yakın gelecekte yeni bi' sinema ilahı ile daha karşı karşıya kalacağız. Şu 2011'de çıkacak olan Hellraiser'ı de izleyelim. O zaman görürüz.

Filmi de anlatmak gerek tabi. Bi' kere en baştan söyleyeyim, enfes bi' yapım. Mükemmel makyaj-kostüm, mükemmel senaryo ve mükemmel yönetmenlik işi. Birçok sinema sever tipine hitap edebilecek şekilde tasarlanmış müthiş bi' sanat eseri. Kan seven de izler, suç filmi seven de, gerilim de, korku da... Hatta böyle psikopat bi' kafayla yazılmış bi' filmin içinde, dikkatli baktığınız takdirde aşkı da bulmanız mümkün.

Filmin konusuna pek girmeyeceğim. Nedenmiş? Benim yaşadıklarımı siz de yaşamalısınız. Siz de kafanızı ellerinizin arasına alıp, ağızlarınızdan o ince şaşkınlık küfrünü savurmalısınız. Siz de, hemen hemen "giriş sahnesi" diye tabir ettiğimiz bölümdeki, pompalı tüfekle evi basış sahnesindeki saldırganın ruh halini çözmeye çalışmalısınız. Siz de kendi kendinize "Ya bu kurban mı, yoksa katil mi? Böyle bi' akıl hastasının kurban edilebileceğine inanmıyorum..." çıkmazını ta damarlarınızda akan kanda hissetmelisiniz. Siz de filmin ilk çeyreğinin sonlarında "Yuh artık, bunların birbirleriyle ne gibi bi' ilişkileri olabilir?" acabasına takılmalısınız. Siz de filmin ilk saatini geride bıraktıktan sonra, "Hiçbir şey anlamadım ama zaman da su gibi akıp geçiyor." şaşkınlığına odaklanmalısınız ve son olarak siz de filmin sonuna hayret etmeli, bu filmi izlemekle ne kadar mükemmel bi' iş yaptığınıza karar vermelisiniz. E, bi' de ucundan da olsa, bi' nebze katkım olduysa, bi' teşekkür de bana edersiniz.

Fransız sinemasının dehşetini ve kanını seviyorum.

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.