Nihayet dırdırım bittikten sonra, çok hoşuma giden bi' kaç şey var, onları da dile getireyim hemen;
- Oyunculuk; Harbiden enfes. Yani son zamanlarda bu kadar gerçeklik hissettiren bi' film izlememiştim. Özellikle başrol oyuncuları -Sin City filmindeki Marv adlı karakteri canlandıran-Mickey Rourke ve Marisa Tomei'nin performansları harika. Mickey öyle bi' oynamış ki rolünü, zaman zaman kendimi adamın yerine koymaktan alıkoyamadım. O'nun bu oyunculuğunu Altın Küre - En iyi erkek dram oyuncusu ödülü ile süslemesi de çok tatlı oldu.
- Kostüm olayı; O da iyiydi. Özellikle Strip Club'daki kostümler çok iyi seçilmiş, :P. Şaka bi' yana, filmdeki gerçeklik oranının bu kadar yüksek olmasının bi' sebebi de kostüm seçimleri olsa gerek.
- Filmin son sahnesi. İzleyiciye bırakılmış. Bu olaya hastayım zaten. Fakat bu şekildeki bitişin amacı, "Ne olur ne olmaz, belki film tutarsa ikincisini çekeriz?" tadında olmaktan ziyade izleyiciye "Acaba kızıyla barışacak mı?", "Manitayı bağlayabilecek mi?", "Yoksa ölecek mi?" sorularını sormayı güdüyor.
Not2: Mickey Rourke'nin tırnaklar çok acayip...
Karelerimi de paylaşayım da kapatayım;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.