13 Haziran 2010 Pazar

Jackie Brown (1997)

Ordell Robbie: Is she dead, yes or no?
Louis: Pretty much.

Bir silah kaçakcısı ve emrindeki insanlar ve söz konusu kaçakcı ile polis arasında ikili oyunlar düzenleyerek yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlayan bir kadının hikayesi. Çok tehlikeli bir kadının hem de...

Her filminde klasik filmlerin posterlerini sunan Quentin Tarantino adlı dehanın, Reservoir Dogs ve Pulp Fiction'dan sonra çektiği ve bence hikaye bazındaki en sağlam filmi. Aslında Pulp Fiction ile aynı dönemde sunulması planlanmış. Fakat yapımcılar ile QT arasına "Pam Grier & Jennifer Lopez" pürüzü girince filmin sunulması 1,5 yıl kadar gecikmiş. İşte QT'nun en büyük özelliği bu. Casting ve diğer seçimlerinde(Örneğin film müziklerinde) kusursuz tercihler yapabilmesi, O'nu en iyiler ve hatta efsaneler arasına sokuyor. Bu sadece sinema sektörüyle ilgili bir şey değil; Ömrümde O'nun kadar bir olaya hakim olabilen başka bir insana rastlamadım.

Dediğim gibi; Başrolde Pam Grier var. Onunla beraber, Samuel L. Jackson, Robert Forster ve Robert De Niro gibi süpersonik yetenekler de filme dahil olunca, zaten muhteşem olan bu hikaye daha da bir mükemmel hal almış. Özellikle burada Robert De Niro'nun performansına ve Bridget Fonda'nın o efsanevi çekiciliğine fokuslanmak lazım. :). Hele Robert De Niro'nun canlandırdığı karakterle arasında geçen diyaloglardaki überliğe diyecek laf yok.

Zaten daha önce de izlediğim filmde, yine QT klasikleri vardı. Sağa sola sataşan diyaloglar, gergin geçen sahneler(Samuel L. Jackson ile Pam Grier'in canlandırdığı karakterlerin, ilk diyalog sahnesi muazzamdı misal.) felan kusursuza yakındı. "Kusursuz" diyemiyorum zira en son izlediğimiz Inglorious Basterds filmiyle adam kendi kendine bile açık ara fark attı.

Neyse işte ya, süper film. 2. izleyişimden de şeref ve keyif duydum.
harika ötesi şarkılar...















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.