7 Temmuz 2010 Çarşamba

Heat (1995)

Neil McCauley: Told you I'm never going back...
Vincent Hanna: Yeah.
Efsane... Tekrar izledim... Tekrar mest oldum. Bundan 15 yıl önce, dönemlerinin en iyi iki oyuncusunun, hem de müthiş bir rekabet içerisinde oldukları bir dönemde, Michael Mann tarafından buluşturulduğu film. Senarist de yönetmen de bizzat kendisi. (Hoş, henüz daha bu iki isme alternatif kimsenin çıkmaması da ayrı bir konu.)

Bu filmin ne kadar önemli ve dev bir proje olduğunu şöyle özetlemek gerek; 70'lerin başından beri, her oynadıkları film ile sinema dünyasını sallamış ve daha 80'ler bitmeden efsaneleşmiş bu iki büyük oyuncunun ilk defa birlikte yer aldıkları bir film. (Sonra 2008'de Righteous Kill'de tekrar birlikte oynadılar. Bundan başka da, yine Michael Mann Public Enemies adlı film ile Johnny Depp ve Christian Bale gibi iki ismi, tıpkı bu film gibi bir iyi-kötü kovalamacası temalı filmde bir araya getirdi ama şahsi fikrim; bu güzelliği ucundan bile yakalayamadı.)

Tabi mesela Robert De Niro ve Al Pacino ile de bitmiyor. Onlardan başka kadroda Val Kilmer, Diane Venora, Ashley Judd, Jon Voight, Tom Sizemore, Amy Brenneman(Çok güzel), Danny Trejo, Natalie Portman gibi isimler de var. Kısaca bu kalemi de kapatmak gerekirse; Oyuncu kadrosunun özenle hazırlandığı ve izleyiciği performansa boğan bir klasik olduğunu söylemek yeter.

Öyle bir film ki; Bugünün Michael Mann'inin tarzını belirlemiş. Collateral, The Insıder, Manhunter, Public Enemies gibi birkaç filmini izlerseniz, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Yani artık kemikleşmiş. İmgelerin, kamera açılarının değil; Olay ve olguların konuştuğu bir kompozisyon. Tam bir Michael Mann işi.

Ayrıca bu filmle ilgili çıkmış söylentilerden birisini de iyice irdeleme fırsatı buldum. Kimilerine göre Al Pacino ve Robert De Niro, bu film boyunca hiçbir zaman yan yana gelmediler. Bunu söylemelerinin sebebi de az önce yukarıda belirttiğim gibi; O dönemler ikisinin de "En iyi kim?" mücadelesinde olmalarıdır. Şimdi ben bunu inceledim ve şöyle bir kanıya vardım. Film boyunca Al ve R. De Niro sadece 2 sahnede bir araya geldiler ki bunun bir tanesi de şüpheli. İlk olarak, Al Pacino'nun canlandırdığı karakterin, Robert De Niro'nun canlandırdığı karakteri kahve içmeye davet ettiği sahnede birliktelerdi. Çok ince de olsa, bunu görebildim. İkinci defa birlikte oldukları sahne, ki bu muammadır benim için, birlikte oturup kahve içtikleri sahneydi. Bu sahne iki oyuncunun sürekli diyaloğu şeklinde çekilmişti ancak biri konuşurken aynı anda diğerinin suratını görebileceğimiz açı, yönetmen tarafından bize verilmemişti. Benim şahsi fikrim, birliktelerdi. O kısım montaj işi değildi ama tabi her şey de olabilir. Daha iyi, şöyle filmi durdurua durdura bakmak lazım.

Bilmeyen var mıdır, bilmiyorum ama inceden değinmek gerekirse; Ailevi sıkıntılar yaşayan bir NY Polis Dedektifi ile hiçbir zaman bir aileye sahip olamamış ancak kariyerinin en büyük işlerini bitirmek üzere olduğu anlarda anlamsız bir aşka kapılmış olan bir organize suç çetesi liderinin kovalamacasını konu edinmiş bir film. İşte ondan sonra kötü adam içeriden, dostlarınca satılır ve işler biranda ters gitmeye başlar...

İntikam ve kin hariç, her türlü duyguyu da içinde barındırması, bence bu kadar sevilmesi ve hatta efsaneleşmesindeki etkili olan sebeptir.

Aklıma şöyle bir şey düştü;

Bazen, varmak istediğimiz yere gidebilmek için çok önemli değerlerimizi birer hiçe sayarak oldukları yerde bırakmayı göze almamız bile bize yetmeyebiliyor. Bence bu da bizim ne kadar büyük birer hiç olduğumuzu işaret ediyor.
Vincent Hanna: You know, we are sitting here, you and I, like a couple of regular fellas. You do what you do, and I do what I gotta do. And now that we've been face to face, if I'm there and I gotta put you away, I won't like it. But I tell you, if it's between you and some poor bastard whose wife you're gonna turn into a widow, brother, you are going down.
Neil McCauley: There is a flip side to that coin. What if you do got me boxed in and I gotta put you down? Cause no matter what, you will not get in my way. We've been face to face, yeah. But I will not hesitate. Not for a second.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.