18 Eylül 2012 Salı

The Lookout (2007)


Scott Frank diye bir ağabey var. Normalde sadece yazarmış. Hatta şu Marley & Me filmini de yazmış. Spielberg'in çektiği, Tom Cruise'nin başrolünde oynadığı Minority Report'u filan da yazmış. Fakat ilk ve şu ana kadar çektiği tek film bu The Lookout! Hem yazmış, hem çekmiş. Tam sevdiğim gibi. Tek kalemden çıkmış film.

Başrolde, eğer Christopher Nolan bir Batman filmi daha çekecekse müstakbel Robin'imiz Joseph Gordon-Levitt var. Yardımcı erkek de ise şu çocukluğumuzda en az on defa izlediğimiz ve her seferinde polise bira şişesinde idrarını ikram etme sahnesine kahkalarla güldüğümüz adamlardan biri olan Harry Dunne'yi canlandıran Jeff Daniels oynamış. Bir de Match Point'ten Matthew Goode var ki benim filmde oyunculuk anlamında değil ama yazılmış karakter anlamında en çok beğendiğim adamı o canlandırmış.

Açıkcası ilk başlarda garip bir film gibi duruyordu. Sonra enfes bir giriş sahnesi izledim. Bir trafik kazası. Sonra değişen bir hayat. Kazanın etkisiyle hayatı zehir olan, fiziksel özelliklerini yitiren bir insanın yaşadığı psikolojik travma. Bu travmanın  üzerine, MÜTHİŞ BİR İKNA KONUŞMASININ ardından işlenmesi kabul edilen bir suç. Pişmanlık ve pişmanlıklar. En sonunda da sonundan yazılmaya başlayan bir hikaye ile gerçekleşen bir geri dönüş hikayesi!

Başarılı bir film. Özellikle Jeff Daniels'in canlandırdığı Lewis karakterinin "Am I dead?" sorusuyla şirinleşti film ama yine de bir miktar da olsa karanlık bir yönü vardı. Fena değil.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.