21 Ağustos 2011 Pazar

The Adjustment Bureau (2011)


Senarist Philip K. Dick'in yazmış olduğu kısa hikayeyi, bir başka senarist George Nolfi'nin senaryolaştırması ve ilk deneyimi olarak beyaz perdeye yansıtmasıyla oluşmuş bir film. Philip K. Dick'i Blade Runner filminin senaristi olarak hatırlarken, The Bourne Ultimatum, Ocean's Twelve gibi yine Matt Damon'lı yapımların senaryolarından hatırlayabiliriz.

Çok garip başladı film. Açık konuşmak gerekirse, Amerikan seçimlerinin çok temiz, uygar dünyanın gerekliliklerini karşılayan bir sistem olduğunu vurgulayan bir film olma ihtimali beni çok korkuttu ki filmin başları "Aha propaganda geliyor..." dedirtiyor zaten. Fakat azıcık seyredince, işlerin o kadar da basit olmadığını gördüm. Senaristimiz öncelikle benim şüphelerimi yok edecek hamleyi yaptı. Bu filmde seçimlere dışarıdan müdahale edildiğini gösterdi. Ardından birazcık daha süre geçince, yine bu filmin sadece Amerikan seçimleri, politika ve bunlarla sınırlı bir film olmadığını gösterdi. Matt Damon'un canlandırdığı David Norris karakterinin üzerine kahve dökülmesi gereken sahne ile meseleye start verdi. Bunun adına ister illuminati deyin, ister başka bir şey. Sonuç olarak insanlar, kendi iradelerinin dışında kullanılıyor ve yönetiliyorlar. Bu artık, bu dünyada çok net. Belki bu film ile insanlara "Biz varız ve çok güçlüyüz!" mesajı verilmek istendi.
David Norris: Who the hell you guys?
Richardson: We... are the people that make sure things happen according to plan. 
Zaten filmin sonlarına baktığınız zaman, en tepedeki güce(Yoksa her şeyi gören göz mü bu?) ulaşılamadı. Ana karakterin o tepedeki güç tarafından sınandığı ortaya çıktı filan. Uyanık. olun. Filmin geri kalanı sadece hikayenin tamamlaması gereken ayrıntılarıydı. Kıza aşıkmış, ne kadar zaman geçerse geçsin O'nun için her şeyi yapacak karakterde bir kişiymiş. Bunlar, asıl mesajı göremeyen ya da görmek istemeyen insanların filmi izlemesi için birer sebepti sadece.

Ayrıca bugüne kadar izlediğim, ikinci Blackberry propagandası yapan filmdi. Birincisi de The Town'du. Blackberry kahveye girer ve çalışmaya devam eder. Ondan sonra da "Aman ne kadar dayanıklı bir cihazmış. Hmm, fuck yeah! Hemen gideyim de bir Blackberry edineyim o halde..."

Emily Blunt'ın performası harikaydı.

Müzikler de gayet iyi kullanılmıştı.

Güzel filmdi nitekim, sinema için gayet başarılıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.