5 Ocak 2013 Cumartesi

Frenzy (1972)


Yine bir roman uyarlaması, yine Hitchcock!

Usta'nın, tam 30 sene sonra İngiltere'ye dönüp çekmesi hasebiyle kadrosunun tamamı İngiliz oyunculardan oluşan bir film. Bir önceki The Man Who Knew Too Much adlı, 1956 yapımı filmdi. Döneminde çekilmiş diğer filmlerle kıyasladığım zaman oyunculuk anlamında sınıfta kaldığını söylemekte bir sakınca görmüyorum. Buna rağmen çok çok çok iyi bir gerilim olduğunu söyleyebilirim. Öyle ki Hitchcock'un ömrü boyunca çektiği yaklaşık 60 uzun metraj filmin sonran bir öncekisi olduğu için, artık iyiden iyiye yönetmenlik anlamında çoştuğu bir film olmuş. Demek istediğim, belki bu filmi çeşitli sebepler öne sürerek Hitchcock TOP 10'a koyamam ama rahatlıkla Hitchcock'un en iyi yönetmenlik performanslarından birini sergilemiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle ustalık gerektiren nüanslarda, mesela sahneler/olaylar arasındaki bağlantılar ve filmin seyredişinin interaktif bir biçimde seyirciyi de içine katmış olması anlamında inanılmaz başarılı bir iş çıkmış.

Film dönemin Londra'sı, ahlaki değerleri, aile kurumu ve bunlar gibi birçok konu hakkında görüş bildiriyor ama anatema olarak Londra sokaklarında gezinen bir seri katil ve bu seri katilin işlediği tecavüz ve cinayetler ile yargılanan masum bir adamın hikayesini anlatıyor.

Şimdi Alfred Hitchcock filmi izleyip izleyip, "ÇOK GÜZEL GERİLİM, OH YEAH!" muhabbeti yaparak çirkinleşmek istemiyorum ama değinmek istediğim bir nokta var. Adamın bence en büyük özelliği size sunduğu karakterler arasında %100 objektif bir tutum sergilemesi. Yani size yaşattığı gerilim sadece "Aman esas oğlan tehlikede!!!" değil. Ortada bir gerilim varsa ve bunu filmdeki en kafa karakterden en vasıfsız karaktere kadar kim yaşıyorsa yaşasın, bu gerilimi seyirci de yaşıyor. Bu konuda birkaç örneğim var;

1. Esas oğlanın tüm süreç boyunca yaşadığı gerilim. (Ana karakter.)
2. Gerçek katilin hareket halindeki bir kamyonun damperindeki patates çuvallarının içinde bir iğne ararken yaşanan gerilim. (Yardım karakter)
3. Yine gerçek katilin esas oğlanıın eski karısını katletme sürecinde yaşanan gerilim. (Yardımcının da yardımcı karakteri.)
4. Yine gerçek katilin esas oğlanın sevgilisini katlederken yaşanan gerilim. (Özellikle bu sahnede müthiş bir ayrıntı var. Katil kızı, tamamen masum vaadler ile evine götürür. Evin kapısı kapanır ama Alfred Hitchcock seyirciyi eve almaz. Eve almamakla da bırakmaz, kamera geri geri merdivenlerden aşağı inip, binadan dışarıya çıkmak suretiyle olay mahalinden uzaklaşır. Müthiş bir sahneydi. Seyirci, bir önceki maddede belirttiğim tecavüz+cinayet sahnesini gördüğü için, bu sahneyi de çok merak etmektedir fakat yönetmen izin vermediği için görememektedir.)
5. Patates çuvallarının yola dökülmesi ve cesetin ayaklarının damperin dışına taşmasını görmeleriyle kamyondaki garipliği farkeden polislerin kamyonu durdurmaları ve kamyonun ani freni sonrası cesetin pat diye damperden yola düşmesi sürecinde yaşanan gerilim. (Vasıfsız karakterler)

Az önce de belirttiğim gibi, Hitchcock bu sahneleri verirken söz konusu karakterlerin yaşadığı gerilimi seyirciye de enjekte ediyor. Yani o anda hangi karakter söz konusu sahneyi yaşıyorsa, siz de kendinizi o karakterin yerine koyuyorsunuz.

Bu filmin bence en fazla akılda kalıcı yanı; İyi huylu, tamamen düzgün bir yaşantı sahibi olan, güzel bir evi ve ekstra fedakarlıkları* sonucu mutlu bir evliği olan dedektifin karısıyla işinde yaşadıklarını paylaşırken, karısının yaptığı abuk subuk yemekleri istemeden de olsa yediği veya yemiş gibi yaptığı sahnelerdi. Öyle iğrenç yemekler vardı ki onları unutmak gerçekten imkansız gibi. İnanılmaz rahatsız edici ve izlemesi zor sahnelerdi.

Bir de son olarak Alfred Hitchcock filmi izlediysek, cameo sahnesini de konuşmamız gerekir tabi ki. Bu filmdeki cameo sahnesi çok ama çok garipti. Belediye Başkan'ı bir konuşma yapmaktadır ve bir noktadan sonra dinleyicileri bu konuşmadan memnuniyet duyar ve alkışlamaya başlarlar. Bu rengarenk kıyafetler içerisinde, yüzleri gülen ve büyük çoşku yaşayan kalabalığın arasında siyah takım elbiseli ve fötr şapkalı şişman, donuk ifadeli, alkışlamayan tek bir adam dikkat çeker. :)

İzleyin bu filmi.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.