Oyuncu kadrosu da enfes. Başrolde Unforgiven, Bonnie and Clyde ve Scarecrow filmlerinden anımsayabileceğiniz Gene Hackman var. Yardımcı erkek ise Dog Day Afternoon ve Godfather serisindeki Fredo karakterinden hatırlayabileceğiniz John Cazale. Gerisi ise pek önemli değil. Hepsi Gene Hackman'ın canlandırdığı paranoyak karakter Harry Caul'un hayatından geçen değersiz kişiler. Tabi, Coppala'nın Godfather serisinin ilk 2 filmindeki cefakar avukatı Tom Hagen'ı canlandıran Robert Duvall'ı dev bi' müdür ve filmin kilit karakteri yaparak ödüllendirmesi dışında...
Film tam kalite olmuş. Tam Coppola'ya yaraşacak cinsten. Yine ağır anlatım, yine aşırı ayrıntı verme sevdası. Enfes kurgu. Hele filmi çeviren diyaloğun film boyunca tekrarları üzerine oturtulmuş sahneler ile paranoyak bi' ruh halini paralel tutarak adeta "İzleyin de yönetmenlik görün!" diye haykırışı. Gerçekten enfesti. Bi' de filmi izlerken aklıma "Acaba bu Prison Break ve Lost dizilerindeki flashback sevdasının bu filmle bi' alakası var mı?" sorusu geldi. Olabilir, belki de ilham kaynağıdır.
Sanki birazcık da konuya değinmek ve siz okurları bu filmi izlemeye teşfik etmek lazım.
"Müthiş bi' kariyere sahip, dinleme uzmanı, özel bi' dedektifin bitirdiği işlerin sonucu türlü sıkıntılar çekmiş insanların vebalini hissetmesi ve bu vebal geçmişiyle yüzleşirken bitirdiği son işinin akıbetine paranoyakca yaklaşımını anlatan bi' öykü.""Sakın kaçırmayın!" derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazmak için hiçbir engel teşkil etmez. Kelime doğrulama istemez, denetim beklemez. Öyle güzel bir yer burası.